3. Bu buyrukları verdikten sonra özellikle Yahudiler'in
düşmanları olan arkadaşları ve ordu komutanlarıyla birlikte yaptıkları
ziyafete döndü.
4. Fil bakıcısı Hermon ise buyrukları bağlılıkla yerine getirmeye
koyuldu.
5. Yahudiler'in denetlenmesiyle görevlendirilmiş ve bütün halkın
tam olarak yıkıma uğrayacağına inanmış hizmetçiler akşam zamanı çıkıp bu
perişan insanların ellerini bağlayıp gece boyunca sürecek olan gözetim için
hazırlıklar yaptılar.
6-8. Her yönden bağlanarak sıkıştırılmış oldukları için diğer
ulusların gözünde Yahudiler yardım edilemeyecek duruma düşmüşlerdi. Fakat gözyaşlarıyla
ve susturulması zor haykırışlarla Her Şeye Gücü Yeten, her gücün Egemeni Olan,
merhametli Tanrı ve Babaları'nı çağırıp onlara karşı gerçekleştirilmeye
çalışılan bu kötü tasarıyı intikamla engellemesi ve görkemli bir belirtiyle
kendileri için hazırlanmış bu kötü kaderden kurtarması için dua ettiler.
9. Yalvarışları da gayretle göğe yükseldi.
10. Bu arada çok miktarda şarap içinceye ve günnük ile tıka basa doluncaya
kadar zavallı filleri sarhoş eden Hermon, hazırlıklar konusunda krala bir rapor
vermek üzere sabah erkenden avluya gelip kendini takdim etti.
11. Fakat Rab, başlangıçtan beri gece gündüz dilediği kişiye
verdiği iyilik olan uyku payını kralın üzerine gönderdi.
12. Rab'bin bu yaptığından ötürü öyle derin ve keyifli bir uykuya
daldı ki, yasadışı amacı suya düştü ve inatçı tasarısı bütünüyle engellendi.
13. Bunun üzerine belirlenen saatten kurtuldukları için Yahudiler
kutsal Tanrıları'nı övüp kolayca barışanın her şeye gücü yeten elinin gücünü
kibirli olan diğer uluslara göstermesi için yalvardılar.
14. Fakat saat neredeyse on buçuk olduğunda davetlerden sorumlu
kişi konukların toparlandığını görünce krala yaklaşıp onu dürttü.
15. Kralı güçlükle uyandırdıktan sonra ziyafet saatinin geçmekte
olduğunu anımsatarak durumu ona anlattı.
16. Bunu değerlendirdikten sonra kral içki içmeyi sürdürdü ve ziyafet
için gelenlerin karşısına oturmalarını buyurdu.
17. Bundan sonra onları eğlenmeye teşvik etti ve ziyafetin kalan
zamanını daha da neşeyle kutlamaları için ısrar etti.
18. Toplantı epey ilerledikten sonra kral, Hermon'u çağırıp
tehditler ederek ondan Yahudiler'in neden günün sonuna kadar sağ kalmalarına
izin verildiğini açıklamasını buyurdu.
19-20. Fakat Hermon kralın arkadaşlarının da yardımıyla kendisine
verilen buyrukları gün ağarmadan kusursuzca yerine getirdiğini açıkladığı
zaman vahşi kral Falaris'inkinden daha büyük bir acımasızlıkla Yahudiler'in
bugünkü uykularından yararlandıklarını söyledi. "Ama yarın hiç bir
erteleme olmaksızın yasaya karşı gelen Yahudiler'in yok edilmesi için filleri
aynı şekilde hazırla" diye ekledi.
21. Kral konuşmasını bitirdikten sonra orada bulunan herkes
neşeli ve istekli bir şekilde oybirliğiyle onaylayıp kendi evlerine döndüler.
22. Fakat geceyi uyumaktan çok, yok edilmeye mahkum olduğunu
sandıkları bu insanlara içlerinden hakaretler ederek geçirdiler.
23. Sabah erkenden horoz öter ötmez hayvanları hazırlamış olan Hermon
onları büyük arenada hareket ettirmeye başladı.
24. Kent halkı büyük bir kalabalık oluşturacak şekilde bu acıklı
gösteri için toplanmış gün doğuşunu sabırsızlıkla bekliyordu.
25. Fakat zamanları bitmek üzere olan Yahudiler ellerini göğe
uzatıp gözyaşları içinde hüzünlü ağıtlarla en ulu Tanrı'ya tekrar yardım
etmesi için son nefesleriyle yalvardılar.
26. Güneş daha ağarmamıştı. Kral arkadaşlarını kabul ederken
Hermon, kralın arzusunu yerine getirmeye hazır olduğunu belirterek gelip
onları dışarıya davet etti.
27. Fakat kral bunu işittiği zaman çok olağandışı olan dışarı çıkma
davetinin de etkisiyle anlama gücünden bütünüyle yoksun kalarak kendisi için
büyük gayretle yerine getirilen görevin ne olduğunu sordu.
28. Bu her şeye egemen olan Tanrı'nın işiydi. Çünkü O önceden
yapılmış olan tasarıları krala unutturmuştu.
29. Bunun üzerine, "Ey kral, gayretli amacınız uyarınca"
diyerek kralın arkadaşlarıyla Hermon hayvanların ve askerlerin hazır olduğunu
bildirdi.
30-31. Fakat bu sözler üzerine karşı koyulmaz bir şekilde öfkelendi.
Çünkü Tanrı'nın isteğiyle bu konuda aklının dengesi bozulmuştu. Tehdit savurucu
bir bakışla şöyle dedi: "Eğer anne baban ya da çocukların burada olsaydı
bana şikayet etmek için hiçbir neden bırakmayan, atalarıma olağanüstü ölçüde
tam ve sağlam bir bağlılık sergilemiş olan Yahudiler yerine vahşi hayvanlara
zengin bir ziyafet olmaları için onların hazırlanmalarını buyururdum.
32. Birlikte yetişmemiş olsak ya da sana yararlılığından
kaynaklanan sevgi duymasaydım gerçekte bunların yerine sen yaşamından
olurdun." Bu görev Mısırdaki tüm generalleri aşıyordu.
33. Böylece Hermon beklenmedik ve çok tehlikeli bir tehditle
karşı karşıya kaldı. Bakışlarında derin bir korku belirdi ve suratı asıldı.
34. Kralın
arkadaşları toplanmış olan insanları kendi işlerine salıvererek teker teker
oradan sessizce gönderdiler.
35. Bunun üzerine
kralın söylediklerini işiten Yahudiler kralların kralını, kendini gösteren
Rab Tanrı'yı övdüler. Çünkü bu da O'ndan almış oldukları bir yardımdı.
36. Fakat kral
konuklarının eğlenceye dönmeleri için ısrar edip kutlamayı aynı şekilde devam
ettirdi.
37. Hermon'u
çağırıp tehdit içeren bir ses tonuyla, "Sen zavallı aşağılık, bu konularda
kaç kere sana buyruk vereceğim" dedi,
38. "Yarın
Yahudiler'in yok edilmesi için filleri bir daha hazırla!"
39. Fakat onunla
birlikte sofrada oturan görevliler aklının dengesizliğine hayret edip şöyle
itiraz ettiler:
40. Ey kral, bizi
aptal yerine koyup daha ne kadar sınayacaksın? Üçüncü kez yok edilmeleri için
buyruk verip bu konudaki kararınızı bozuyorsunuz.
41. Bunun doğurduğu
beklenti nedeniyle kentin tümü kargaşa içinde; bir yığın insanla doldu ve her
an yağmalanma tehlikesiyle karşı karşıya."
42-43. Bunun üzerine öfke dolan ve her yönüyle vahşi Falaris'e
benzeyen kral, Yahudiler'in korunması için düşüncelerinde gelişen değişikliğe
aldırış etmeksizin Yahudiler'i hayvanların ayakları altında ezilmek üzere hemen
ölüme göndereceğine, ondan sonra da Yahudiye'nin üzerine yürüyüp ateş ve
mızrakla hemen yerle bir edeceğine ve kendisinin giremediği tapınağı
bütünüyle yakarak içinde kurban kesenleri sonsuza dek tapınaksız bırakacağına
sağlam ve geri alınamaz bir ant içti.
44. Bunun üzerine
kralın arkadaşları ve görevliler büyük sevinç içinde ayrıldılar.
Kendilerinden emin bir şekilde askerlerini nöbet tutmaya en elverişli noktalara
yerleştirdiler.
45-46. Kent hipodroma girmeye çalışan ve itişip kakışan sayısız
insanlardan oluşan bir kalabalıkla dolmuştu. Hayvanların günnük ile
karıştırılmış kokulu şarapla delilik derecesinde sarhoş edilmesinden ve
korkunç aletlerle donatılmasından sonra, fil bakıcısı şafak vaktinde avluya
girip söz konusu eylem için kralı harekete geçmeye zorladı.
47. Bu yüzden
katılaşmış yüreğinden dolayı kral, küfür dolu aklını şiddetli bir öfkeyle
doldurduğunda söz konusu halkın acı ve çaresiz yıkımına kendi gözleriyle tanık
olmak üzere hayvanlarla birlikte büyük hışımla çıktı.
48. Yahudiler,
kapıdan çıkan fillerin ve arkalarından gelen askerlerle kalabalığın attığı
adımlardan ötürü kalkan toz bulutunu görüp çıkan büyük gürültüyü ve sesleri
duyunca
49. yaşamlarının
son anına ve en acıklı bekleyişlerinin sonuna geldiklerini düşünerek acı
feryatlar ve iniltilerle kendilerini birbirlerinin kollarına bıraktılar. Anne
babalar ve çocuklar, anneler ve kızlar, memelerinden son sütü emziren anneler
akrabalara sarıldılar ve öpüştüler.
50-51. Bununla kalmadı, daha önce gökten aldıkları yardımı düşünerek
hep birlikte yere kapandılar. Bebekleri memelerinden alıp yüksek sesle
haykırarak ölüm kapısının eşiğinde oldukları için her gücün üstündeki
Egemen'in kendilerine merhamet etmesi ve kendisini göstermesi için
yalvardılar.